TGSD Başkanları Ramazan Kaya ve Sanem Dikmen, Adıyaman’da sektörün durumunu değerlendirdi
Hazır giyim sektörü talebi siparişe dönüştürmek için destek bekliyor
Üretim, ihracat ve istihdamda geçtiğimiz yılı ve bu yılın ilk dört ayını daralmayla kapatan Türkiye’nin en çok ihracat geliri sağlayan üçüncü sektörü olan hazır giyimde, Nisan ayı itibarıyla alım gruplarının temasları artmaya başladı. Bu durumun yıl içinde yeniden büyüme ivmesi yakalanacağına işaret ettiğini söyleyen TGSD Başkanı Ramazan Kaya, “Pandemi döneminde biriken stokların erimesi, tüketicilerin yeni ürün beklentisi ve ihracat pazarlarımızdaki hazır giyim harcamalarının yeniden artmasıyla birlikte alım gruplarının temaslarında moral verici bir hareketlilik başladı. Bu noktada hem sektöre hem de kamuya önemli görevler düşüyor. Sektör olarak bu ilgiyi siparişe dönüştürecek yatırımları gerçekleştirmeliyiz. Ancak bunun için de kamudan orta vadeli kredi temini, kredi borçlarının TL bazlı olarak önümüzdeki döneme yayılması, ihracata özel kur uygulaması ve iş gücü maliyetleri üzerindeki SGK yükünün azaltılması için 750 TL olan devlet desteğinin 1.500 TL’ye çıkarılması yönünde taleplerimiz bulunuyor” dedi.
Geçtiğimiz yıl yaşanan deprem felaketinin ardından Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi’nin içerisinde kurduğu TGSD Konteyner Kent ve Yaşam Alanı ile yaşam koşullarının iyileştirilmesine ve sanayide çarkların yeniden dönmesine katkı sunan Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), sık sık bölgeye giderek ihtiyaçları karşılamaya devam ediyor. TGSD Başkanları Ramazan Kaya ve Sanem Dikmen, yaşam alanının ve sektördeki firmaların son durumunu yerinde görmek üzere Adıyaman’a bir ziyarette bulundu. Kaya ve Dikmen ziyarette, sektördeki ve bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Ramazan Kaya: “Bu düşüşü öngörüyorduk”
Türk hazır giyim sektöründe geçtiğimiz yıl itibarıyla başlayan düşüşün bu yıl da devam edeceğini öngördüklerini söyleyen TGSD Başkanı Ramazan Kaya, “Geçtiğimiz yıl gerek ana pazarlarımızdaki daralma gerekse içerideki maliyet artışları nedeniyle rekabetçiliğimizi önemli ölçüde kaybetmemiz neticesinde üretimde yüzde 4, ihracatta miktar bazında yüzde 15, değer bazında ise yüzde 9,2 düşüş yaşadık. Mevcut tablo bu düşüşün devam edeceğini gösteriyordu. Nitekim Türk hazır giyim sektörü ihracatı yılın ilk 4 ayında yüzde 13,8 gerileyerek 5,77 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu çerçevede yılın genelinde ihracatın yüzde 10 gerileyerek 17,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. İhracattaki bu düşüş istihdama da etki ediyor. Öyle ki geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde 1,35 milyon olan hazır giyim ve tekstil sektörlerindeki toplam istihdam bu yılın ilk çeyreği itibarıyla 1 milyonun altına düştü” dedi.
“Alım gruplarının ilgisini net bir şekilde hissetmeye başladık”
İhracattaki düşüşün yılın geri kalanında yavaşlayarak devam etmesini, son çeyrekte ise bu düşüşün sona ermesini beklediklerini belirten Kaya, “Özellikle Nisan ayı itibarıyla uluslararası alım gruplarının temaslarının yeniden arttığını gözlemledik. Bu artışı sağlayan birkaç neden var. Öncelikle pandemi döneminde biriken stoklar artık bitmeye yakın noktaya geldi. İkincisi bu biriken stoklar nedeniyle raflarda uzun süredir yeni ürün göremeyen tüketiciler bu durumdan sıkıldı ve yeni ürünler talep etmeye başladı. Bir diğer neden de son iki yılda özellikle Avrupa’da yaşam maliyetlerindeki artış nedeniyle düşen harcamalar, özellikle faizlerin normale dönmeye başlamasıyla birlikte yeniden yükselişe geçti. Tüm bunlara ek olarak her ne kadar maliyetlerimiz nedeniyle rekabet ettiğimiz ülkelere göre daha pahalı olsak da yakından tedarik ve tedarik güvenliği gibi önemli avantajlarımızın da etkisiyle Nisan ayı itibarıyla alım gruplarının ilgisini net bir şekilde hissetmeye başladık” diye konuştu.
“Çeviklik ve esneklik kaslarımızı çalıştırmalıyız”
Bu hareketlilikte büyük alım gruplarının yanı sıra butik çalışan mağazalar ve online markaların da etkisinin olduğunu ifade eden Kaya şunları söyledi; “Bu küçük ölçekli markalara dönük üretim ve ihracatla sektörü yeniden yükselişe geçirebiliriz. Yenilikçilik kabiliyetinin ve tasarım gücünün büyük avantaj sağladığı bir döneme girdik. Teknolojiden müşteri taleplerine kadar her alanda dönüşüme ayak uydurmak için kendi içimizde hizalanıp güçler birliği elde etmemiz lazım. Çeviklik ve esneklik kaslarımızı da ancak bu şekilde çalıştırabilir, böylece daha katma değerli üretime yönelebiliriz. Bunun için de artık daha farklı ve katma değerli kumaşları tercih etmeliyiz. Alıcıların taleplerini karşılamak için numuneden üretim-teslimata 4-5 haftalık süreçlerde siparişleri karşılayabilmeliyiz. Bunu başarabilir, gösterilen ilgiyi kalıcı siparişlere dönüştürebilirsek ihracatımızdaki kayıpları azaltabiliriz.”
“Sektör dönüşüme hazır ancak finansmana ihtiyaç var”
Sektörün bu dönüşümde başarılı olabilmesi için hem firmalara hem de kamuya önemli görevler düştüğünü vurgulayan Kaya, “Hazır giyim sektörü Türkiye’nin en çok ihracat yapan üçüncü büyük sektörü. Bu sektörün ihracatının daha fazla gerilememesi ülke için çok önemli. Bunun yolu da modernizasyon, yeşil dönüşüm, otomasyon, teknoloji ve dijital dönüşüm yatırımlarından geçiyor. Ancak sektörün bu alanlarda başarılı bir dönüşüm gerçekleştirmesi için kamudan beklentilerimiz bulunuyor. Öncelikli beklentimiz, orta vadeli kredi temini. Firmalar orta vadeli krediler ile 4-5 yıllık dönüşüm sürecini finanse edebilir. Bu kredilerin de ilk 18 ayı geri ödemesiz, uygun TL faizler ile kullandırılmasını bekliyoruz. Firmalarımızın geçmişten gelen kredi borçları var. Özellikle Eximbank borçlarının önümüzdeki 3 ila 5 yıla TL bazlı olarak yayılmasını talep ediyoruz. Diğer acil taleplerimiz ise ihracata özel kur uygulamasına geçilmesi ve iş gücü maliyetleri üzerindeki SGK yükünün azaltılması için 750 TL olan devlet desteğinin 1.500 TL’ye çıkarılması” dedi.
“2030 yılına kadar kilogram başına 25 doları yakalamalıyız”
Kaya şöyle devam etti; “Bu olanaklar sağlandığı takdirde sektördeki dönüşümü başarıyla gerçekleştirebilir, daha az adet ve üretime rağmen yüksek katma değere ve yüksek birim fiyatlarına ulaşabiliriz. 2023 yıl sonu itibarıyla ihracat birim fiyatımız kilogram başına 15,12 dolara yükseldi ve şu anda da bu seviyelerde devam ediyor Yıllar itibarıyla bir artış söz konusu olsa da 2030 yılına kadar 25 dolar seviyesini yakalamalıyız. Ancak mevcut koşulların sürmesi ve kamudan yeterli dönüşüm desteğinin alınamaması halinde büyümek bir yana sektörde küçülmenin devam etme riski ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu durumda ise 2024 yıl sonunda üretimde, ihracatta ve istihdamda kayıp yaşamamız kaçınılmaz olur.”
Sanem Dikmen: “Deprem bölgesindeki düşüş, Türkiye ortalamasının altında gerçekleşti”
Adıyaman’daki son durumu değerlendiren TGSD Başkanı Sanem Dikmen ise şunları söyledi; “2000’li yıllarından başından itibaren sektörümüzün yatırım yapmaya başladığı Adıyaman kısa zamanda hazır giyimin kalelerinden biri olmasının yanı sıra hem TGSD hem de sektörümüz için sembol bir şehir. Bu yaklaşımla geçen yıl yaşadığımız afetin ardından bölgeye, Adıyaman’a ve burada kurduğumuz yaşam alanına yönelik desteklerimiz devam ediyor. Yaşam alanımızdaki konteynerlerimizin doluluk oranı yüzde 90. Şu anda bini aşkın kişiyi misafir ediyoruz ve son misafirimiz kalıcı konutlara geçinceye dek yardımlarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Deprem bölgesindeki illerimizde sektöre bakacak olursak toparlanmanın sürdüğünü görüyoruz. Yılın ilk dört ayında 11 ilimizin toplam hazır giyim ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,7 azalarak 147,8 milyon oldu. Yani 11 ildeki düşüş, Türkiye ortalamasının altında gerçekleşti.”