Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanları Ramazan Kaya ve Sanem Dikmen, 6 Şubat depreminden kısa bir süre sonra Adıyaman’da kurdukları konteyner kenti ziyaret ederek, kış mevsimine yönelik ihtiyaçları tespit etti. Adıyaman’ın hazır giyim sektörünün kalelerinden biri olduğunu söyleyen Kaya, deprem sonrası göç nedeniyle şehirde nitelikli istihdam kaybı yaşandığına dikkat çekerek, “İhracat pazarlarımızdaki daralma ve rekabet gücümüzdeki azalma nedeniyle üretim ve kapasite kullanım oranlarımız düşüyor. Ülke genelinde sektörümüzün yaşadığı bu sıkıntılara ek olarak, deprem bölgemizdeki illerimiz nitelikli istihdam sorunu da yaşıyor. Bu çalışanların Adıyaman’a ve deprem bölgesindeki diğer illerimize dönmesi için kamunun desteğine ihtiyaç var” dedi.

 

2022 yıl sonu verilerine göre 265 firma ve 22 bin 568 kişilik istihdam ile hazır giyim sektörünün kalelerinden biri olan Adıyaman, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinde büyük bir yıkıma uğradı. Şehirdeki çalışanların yaşam koşullarını iyileştirmek ve sanayide çarkların yeniden dönmesine katkı sağlamak üzere geçtiğimiz Nisan ayında Adıyaman OSB’nin yanında 310 konteynerlik bir yaşam alanı kuran Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) bölgeye sık sık ziyarette bulunarak, üyelerinin ve alım ofislerinin katkılarıyla ihtiyaçları karşılıyor. TGSD Başkanları Ramazan Kaya ve Sanem Dikmen, konteyner kentte yaşayanların kış mevsimine yönelik ihtiyaçlarını ve sektördeki firmaların durumunu yerinde tespit etmek üzere Adıyaman’da temaslarda bulundu.

 

Ramazan Kaya: “Kalıcı konutlara geçilinceye kadar desteğimiz sürecek”

 

Konteyner kentte yaşayanlara barınmanın ötesinde iyi yaşam koşulları sunmaya odaklandıklarını söyleyen TGSD Başkanı Ramazan Kaya, “Adıyaman’ın yazları da kışları da zorludur. Biz konteyner kentimizi kurarken bunu dikkate aldık, burada kalanların dört mevsim rahat edebilmelerine odaklandık. Şimdi de kış şartları zorlaşırken son ihtiyaçları tespit etmek üzere bir ziyaret gerçekleştirdik. Konteyner kentimizde şu anda 953 kişi yaşıyor. Bu vatandaşlarımız kalıcı konutlara geçinceye kadar destek sağlamaya devam edeceğiz. Ayrıca şu anda boş olan 40 konteynerimizde de vatandaşlarımızı ağırlamaya hazırız” dedi.

 

“Göç edenlerin tamamı dönmedi”

 

Ziyarette Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi’ndeki durum hakkında da bilgi alan Kaya, sektör genelinde yaşanan üretim ve kapasite düşüşüne ek olarak, bölgede yaşanan nitelikli istihdam kaybına dikkat çekti. Kaya şöyle devam etti; “2023 yılında ana ihracat pazarlarımızın yaklaşık yüzde 10 daralması ve rekabet gücümüzün azalması sektörümüzü olumsuz etkiledi. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 21,2 milyar dolarlık ihracatın ardından Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında rekor ihracat hedeflerken, bu olumsuz koşullar nedeniyle yılı 19,6 milyar dolar civarında ihracat ile kapatacağımızı öngörüyoruz. Tüm bu süreç neticesinde üretimimiz azaldı ve kapasitelerimiz düştü. Ülke genelinde sektörümüzün yaşadığı bu sıkıntılara ek olarak, deprem bölgemizdeki illerimiz nitelikli istihdam sorunu yaşıyor. Çünkü deprem sonrasında yaşanan göçün ardından geriye dönüş kısmi olarak yaşandığından nitelikli iş gücü ciddi bir oranda kaybedilmiş durumda. Yalnızca hazır giyim değil bölgedeki pek çok sektör bu sorunu yaşıyor. Nitelikli çalışanlarımızın deprem bölgesindeki şehirlerimize geri dönmelerini sağlamak için kamunun desteğine ihtiyaç var.”

 

“Asgari ücret 2024 yılında bir kez ve enflasyon hedefi kadar artırılmalı”

 

TGSD Başkanı Kaya, gündemdeki ekonomik gelişmeler ışığında sektörün durumuna ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Rekabet gücünde en belirleyici faktörü iş gücü maliyetlerinin oluşturduğunu ifade eden Kaya, “Son iki yılda iş gücü maliyetleri enflasyon ve kur artışlarının üzerinde ve yılda ikişer kez arttı. Bunun neticesinde rekabet ettiğimiz ülkelere göre yüzde 35-40 daha pahalı hale geldik. Sektörümüzün rekabet gücünü yeniden kazanması için ücret artışları, 2024 yılında bir kez ve enflasyon hedefi kadar artırılmalı. Sektörümüzün rekabet gücünü artıracak maliyet ve karlılık alanlarında hükümetten iyileştirici düzenlemeler bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

 

“İhracat kredilerinde faiz oranları politika faizinin 10-15 puan altında olmalı”

 

Hazır giyim sektörünün finansmana ve kredilere erişimde yaşadığı zorluklara da dikkat çeken Kaya, “Bu yılın Haziran ayından sonra sıkı para politikaları uygulamaları ile faiz oranları artarken kısıtlayıcı düzenlemeler azaltılmaya başlandı. Ancak sektör halen en çok ihtiyaç duyduğu ihracat kredilerine yeterince ve uygun koşullarda ulaşamıyor. İhracat kredilerinde limitler döviz cinsinden belirlenmeli, ihracatçıların limitleri yeniden düzenlenerek artırılmalı, kredi teminatlarında koşullar iyileştirilmeli. İhracat kredilerinde faiz oranları, Merkez Bankası politika faizinin 10-15 puan altında olmalı. Bunun yanında reeskont kredileri kullanımında faizlerin tamamı kullanım anında kesiliyor, en azından yarısının kullanım anında kesilmesini talep ediyoruz. Ayrıca ihtiyaç duyan firmalara mevcut kredi borçları için de yapılandırma sağlanmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

 

Sanem Dikmen: “Nitelikli iş gücü kaybı verimliliğimizi de düşürüyor”

 

Nitelikli iş gücü kaybının sektörün verimliliğini, iş süreçlerini, yenilikçi ve inovatif yönünü de olumsuz etkilediğini belirten TGSD Başkanı Sanem Dikmen ise, “Sektörlerimizin rekabetçiliği, gelişmesi için yüksek teknoloji kullanımından bahsediyoruz. Ancak bunun için yatırımla birlikte nitelikli insan kaynağı da gerekiyor. Biz hazır giyim sektörü olarak geçmişte ülkemizin sanayileşmesine, ihracatına nasıl öncülük ettiysek, yüksek teknoloji kullanımına da öncülük etmek istiyoruz. Bunun için de nitelikli iş gücümüzü korumamız gerekiyor” dedi.

 

“36 milyar dolarlık üretimimizi artırmamız rekabet gücümüze bağlı”

 

Hazır giyim sektöründe üretimin yarısının ihraç edildiğini, yarısının ise iç pazarda tüketildiğini ifade eden Dikmen şunları söyledi; “Toplamda yaklaşık 36 milyar doları bulan bu üretimimizi sürdürmemiz ve artırmamız, rekabet gücümüzü korumamıza bağlı. Sektörümüz her ne kadar zor zamanlardan geçse ve devam edebilmenin mücadelesini verse de oyunun kurallarını belirleyen ve değiştiren bir oyuncu olarak var olmaya devam edecek. 85 milyonluk büyük bir nüfusa sahip olan ülkemizin tüketimini, iç üretimle karşılayabiliyoruz. Bununla birlikte yarattığımız istihdam, üretim ve net döviz girdisiyle ülkemiz için değer yaratmayı sürdüreceğiz. Koşullar ne olursa olsun, bu sektörden vazgeçmeyeceğiz.”